KILIKYA BAĞIMSIZLIK BILDIRGESI, 4 Ağustos 1920

Aşağıda imzası olan bizler, Kilikya’nın tüm Hristiyan toplumunun temsilcileri olarak ilan ediyoruzki:

Kilikya’nın büyük savaşta müteffik güçleri tarafından fethedilmesi ve ateşkes süreci boyunca Fransız yönetiminin orada bulunması,

Bütün bu süreçte Türkler’in, memlekette devamlı huzursuzluk, ölüm, yıkım, felaket yagmaları ve ateşkesi ihlal edip, vazifelerin yerine getirilmemesi,

Bu durumdan kaynaklı onbinlerce dindaşımızın hayatına mal olup, şehitlerimizle beraber Fransız kanının akmasına da sebep olduğunu,

Türkiye’yle imzalanması öngörülen barış antlaşmasının eşiğinde olmamıza rağmen birçok şehrimiz tehdit altında, kuşatılmış yada kanlı kalabalıklar tarafından bombalanmış durumundalar. Ve bu vahşi olaylar Türk Hükümeti’nin gözlerinin önünde gerçekleşiyor. Türk hükümeti bu barbarlığa karşı önlem almayıp, bunlara gayet istekli olduğunu ifade ediyor. Tüm bunları kastederek;

Bu topyekün barış döneminde bile daha uzun bir süre biz savaş şartları altında yaşama mecburiyetinde olduğumuzu ve sonu görünmeyen bu durumun cesur Fransız güçlerinin askeri disiplinle yapacağı müdahaleyle ancak sona erebileceğine inanıyoruz. Fransız güçleri daima Hristiyan toplulaklara destek olmuşlar ve onların da kendileri için başarı sağlayan önemli desteğini almışlardır.

Şu anda bile bu ilanı hazırladığımızda ülkenin eski sahiplerinin mermileri tepemizde patlıyor. Bu durum Tarsus ve Mersin’de de mevcut.

Yabancı bir ülkede imzalanmış barış antlaşması böyle bir duruma sebep olamayacağını kastederek;

Kilikya’daki 275.000 Hristiyan kardeşlik duygularıyla, ortak menfaatleriyle ve Türkler’e karşı iğrenme duygusuyla Fransa’ya olan yakınlıkları öne sürerek, lanetli bir geçmişin katliamlarla, zorunlu göçlerle, yağmalarla, kin, nefret, her türlü rezalet ve felaketlerle dolu korkunç anıları, tekrar ve tekrar hatırlama ihtiyacı duymadan, sürdürdükleri çabalardan ve fedakarlıktan dolayı gurur duyuyorlar. Bu çaba ve fedakarlıklar ezilen halklar için bağımsızlığa kavuşmanın fidyesidir. Hem savaşın hem de ateşkesin uzun ve acılarla dolu sürecinde bu korkunç ve pahalıya mal olan fidyeyi ödemek zorunda olduklarını hatırlamalıdırlar.

Kilikya’nın Hristiyan toplulukları hem Amerika’nın önünde iki imtihanlarıyla hem de Fransa Hükümeti’ne başvurduklarında fikirlerini ve kararlarını değiştirmeden Türk hakimiyetine dönüşü seçeneğini ısrarla reddettiler.

31 Mart ve 15 Mayıs tarihli, İtilaf devletlere, Barış konferansına sundukları şikayetlerle, daha önce yaptıkları başvurularıyla eksik olan buyruklardan, doğal olmayan çözümlerden memnun olmayacaklarını ifade ettiler. Özellikle, tarihsel, demografik, askeri ve ekonomi açısından birleşik Kilikya’yı ikiye ayırıp, bir kısmı Fransa’nın manda yönetiminde olan Suriye’ye bağlayıp, diğer kısmını ise Türkiye’nin bir vilayeti haline getirmek için barış antlaşmasında öngörülen karara karşı çok sert bir tepki gösterip şikayet ettiler.

Eğer barış konferansının nihai kararları, bu toplulukların yasal taleplerini ve en değerli ümitlerini yansıtmazsa, onlar itilaf devletlerinin adalet anlayışlarından dolayı çok acı bir hayal kırıklığına uğrayacaklar. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımızda, ilanı imzalayan temsilciler kendi halklarının isteklerini yerine getiremediklerinden dolayı toplu bir şekilde isyana başvuracaklar ve Kilikya’da Türk Devleti’nin ve Yönetimi’nin tekrar kurulmasına karşı direnecekler.

Sonuna kadar taleplerinin kabullenmesine ve barış antlaşmasının ıslahat edilmesine dair hiçbir güvence verilmedi ve onlar barış antlaşması imzalanmasının arifesinde bile çok üzücü bir belirsizliğe terk edildiler.

Günümüzde yaşanan karmakarışık durum ve anarşi, yerel Türk Yönetimi’nin başarısızlığından kaynaklanıyor. Bu yönetimin bölgede varlığı, yapay bir şekilde sürdürülüyor. Ancak gereken iktidarı elinde bulunduran yerli (otokton) bir yönetim saygı ve güven kazanabilir, memleketi anarşiden, yıkımlardan, tamamen yok olmaktan kurtarabilir.

Bütün bu sebeplerden dolayı ortaya çıkan hakları, 31 Mart ve 25 Mayıs tarihli başvuruların içindeki unsurları bir araya getirip, bunların doğal sonucu olarak işbu girişimde bulunduk. Biz fransız İhtilalı’nın prensiplerinden kaynaklanan ve zaman aşımına uğramayan halkların kendi kaderini tayin hakkını esas alarak, kararımızı ilan ediyoruz;

Kilikya bugünden itibaren, Türkiye’den tamamen bağımsız özgür bir ülke olarak, yerli (otokton) hristiyan bir yönetimin idaresi altında bulunacak ve Fransa’nın desteğini alacaktır. Geçmişte kalan Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılma sürecini biz nihai ve kaçınılmaz olarak değerlendiriyoruz ve bu süreci Ermenistan’ın, Suriye’nin, Filistin’in, Mezopotamya’nın, Arabistan’ın ilan ettikleri bağımsızlık gibi tamamlanmış olarak görüyoruz.

Bağımsızlığı hayata geçirmek ve korumak için, düşmanları kapımızdan uzaklaştırıp kuşatma altında olan şehirlerimizi şenlendirmek, işgal altında olan bölgelerimizi ve hristiyan kardeşlerimizi esaretten kurtarmak için, her türlü fedakarlığa hazır olduğumuzu ifade edip var olan tüm insan gücümüzü bu ülkenin destekleyicisi olan Fransa’nın hizmetine teslim ediyoruz.

Farklı çerçeveler, cemaatler, mezhepler, Hristiyan topluluklar olarak hepimiz aynı kutsal amaç için bir araya geldik.

Biz Fransa’nın yardımıyla ele ele verip bu ülkenin ahlaki değerlerini, kültürünü ve ekonomisini yükseltmeye çabalamalıyız. Kilikya’yı Avrupa’nın bir uzantısı, medeniyet merkezi olarak görmeyi hayal ediyoruz. Bu ülkede müslümanlar da eşit bir şekilde özgürlüklerini yaşayacak, tüm olumluluklardan faydalanacak, güvence altında olacaklardır. Türk yönetimi altında bu haklardan maruz kalan müslümanlar Türk Yönetimi’nden bağımsız oldukları günü kutsayacaklar. Fransa’nın desteği altında bulunup bağımsız olmak, bu ülkede hristiyanların varlığını korumak için tek seçenektir. Biz başka bir çözümdense ölmeyi tercih ederiz.

Eminizki Doğu Hristiyanlarının koruyucusu olan yüce ve şövalye ruhlu Fransa taleplerimizin haklı olduğunu değerlendirecek ve ülkemizin bağımsızlığımızı tanıyıp, kendi koruması altına alacaktır.

 

Yaşasın Bağımsız Kilikya!

Yaşasın Kilikya’nın destekleyicisi Fransa!

Damatyan

Birleşik Ermenistan temsilcisi

Vrd. Arslanyan

Adana Ermeni Başpiskoposluğu

4 Ağustos 1920

Please follow and like us:

Enjoy this blog? Please spread the word :)